India Amarteifio x Jo Malone London

India Amarteifio x Jo Malone London

Daha Fazlasını Keşfedin

India Amarteifio x Jo Malone London

Okuma süresi: 7 dakika
 
23 yaşındaki İngiliz oyuncu India Amarteifio (okunuşu: Ah-mar-tay-fi-oh), Netflix’in Queen Charlotte: A Bridgerton Story dizisinde genç Kraliçe Charlotte’u canlandırarak şöhrete kavuştu. Geleceğin yıldızları arasında gösterilen Amarteifio, Jo Malone London’ın “Scent Layering, Uniquely You” adlı yeni kampanyasının yüzü oldu. Onunla, marka elçisi olarak üstlendiği yeni rolünü ve kendisini daha yakından tanımak için bir araya geldik.

“Benim için özgünlük son derece önemli,” diyor ünlü İngiliz parfüm evini seçme sebebi sorulduğunda. “Bir markaya ve onun arkasındaki insanlara inanabilmem gerekir; çünkü mesele yalnızca ortaya çıkan üründen ibaret değil – ki onu çok seviyorum – aynı zamanda markanın ya da ürünün insanlara nasıl dokunduğu. Ekip ile tanıştığımda bağ hemen kuruldu.” Ardından gülümseyerek ekliyor: “Onların da bunu bende görmüş olmasından dolayı kendimi çok şanslı hissediyorum.”



Jo Malone London’ın Global Parfüm Direktörü Céline Roux için de India’nın sözleri derin bir karşılık buluyor. “Bazen biriyle tanıştığınız anda içgüdüsel olarak bilirsiniz ya?” diyor, markanın yeni elçisi olarak seçilen İngiliz-Ganalı oyuncuya atıfta bulunarak. “Gerçekten çok bilinçli, çok ilgili biri. Ve” diyor heyecanla, “kokuya dair büyük bir merakı var.”

India’nın kokuya ilgisi aslında çok daha eskilere dayanıyor. “Okulda sınıf başkanıydım. Herkesin çantalarını, hırkalarını, atıştırmalıklarını kontrol etmem gerekiyordu. İnsanların hırkalarını koklayıp kime ait olduğunu anlayabiliyordum – yalnızca kokusundan.” Çocukluk anılarından birinde Jo Malone London da tesadüfen yer alıyor: “Yedi yaşlarındayken aile dostumuz olan bir bayan Duty Free’de çalışıyordu. Bir yılbaşı günü bize Jo Malone London’ın bütün kokularından küçük numuneler getirmişti. Çantayı açtığımda ‘Aman Tanrım, şu kokulara bak’ dedim ve hepsini aynı anda üzerime sıktım,” diye kahkahalarla hatırlıyor.


Bugün markanın Scent Layering yani Koku Kombinleme kampanyasının elçisi olarak rol alması, adeta yıllar önce atılan bir adımın doğal devamı gibi görünüyor.

Ganalı bir baba ile Alman-İngiliz bir annenin kızı olan ve kız kardeşiyle birlikte Güneybatı Londra’da büyüyen India, çocukluğunu “oldukça sıradan” olarak tanımlıyor. Parlayan yıldızlığa dair ne bir işaret ne de bir arzu vardı. Ancak dokuz yaşına geldiğinde işler değişti. “Mahallede birkaç küçük yarışmaya katılmıştım ve oradaki adrenalinin etkisiyle daha fazlasını yapmak istedim. Böylece profesyonel olarak West End sahnelerinde, The Lion King ve Matilda gibi büyük yapımlarda oynamaya başladım.”


Ailesinde köklü bir gelenek değildi oyunculuk, onun deyimiyle “bir seçenek bile değildi, kendiliğinden gelişti. Ama başka bir şey yapacağımı da hiç hissetmiyorum.”


Elbette, ilham alabileceği bir kariyer yolunu bulması yıllarını aldı. “Açık konuşmak gerekirse, hedeflediğim alanlarda bana benzeyen kimse yoktu. Bana yakın karakterler için yazılmış roller yoktu. Üstelik bu sektörden de gelmiyordum. O yaşta bağlantılarım olmadığı için, hepsini sıfırdan inşa etmem gerekti.” Bugün Taylor Russell ve Zendaya gibi isimleri modern ilham kaynakları arasında saysa da, kendi yolunu çizmekte kararlıydı. “Ben sadece yaptığım işi seviyordum ve aslında kimsenin yerini doldurmaya çalışmıyordum. Birinin yeni versiyonu olmaya çalışmadım. Hep kendi yolumu izledim. Yıllar geçtikçe sektör değişmeye, bu dünyada tek bir görünüm olmadığını fark etmeye başladı. İşte o zaman bana, yalnızca birinin kızı ya da en yakın arkadaşı olmanın ötesinde roller gelmeye başladı. Kendi geçmişi, ailesi, tutkuları, hedefleri olan; ırkının ve cinsiyetinin ötesinde çok katmanlı karakterler…”

“Pomegranate Noir’u Grapefruit ile katmanlıyorum. Bazen kucaklayıcı, sarmalayıcı bir his aradığımda ise Myrrh & Tonka tercih ediyor, üzerine Grapefruit ekleyerek ferahlatıcı bir dokunuş katıyorum.”

India, çok katmanlı rollere duyduğu tutkuyu şu sözlerle açıklıyor:
“Hiç kimse tek katmandan ibaret değil. Herkes farklı deneyimlerin, seviyelerin birleşiminden oluşuyor. Ben de karmaşık, derinliği olan ve farklı bir şey sunan karakterler oynamak istiyorum.”


Onun oyunculuğa yaklaşımı, çocukluk yıllarında parfümleri kat kat kullanma alışkanlığıyla da birebir örtüşüyor. Kokuya bakışı da aynı şekilde devam ediyor:
“Pomegranate Noir’u Grapefruit ile katmanlıyorum. Bazen kucaklayıcı, sarmalayıcı bir his aradığımda ise Myrrh & Tonka tercih ediyor, üzerine Grapefruit ekleyerek ferahlatıcı bir dokunuş katıyorum.” Hatta zaman zaman English Pear & Freesia ile de birleştiriyorum… En sevdiğim yanı, tüm bu kokuların kendi başına ayrı bir kimliği olması. Ancak onları katmanladığınızda, kendinize özgü, benzersiz bir koku yaratıyorsunuz.”

Jo Malone London’ın Global Parfüm Direktörü Céline Roux, bu yaklaşımın markanın DNA’sında her zaman var olduğunun altını çiziyor:

“Bugünlerde kişiselleştirme kavramını her yerde duyuyoruz – kıyafetlerinizden arabanıza kadar her şey özelleştirilebilir. Ancak Jo Malone London’ın kuruluşundan beri kokularda netlik vardı. Amaç, hem tek başına kullanılabilecek hem de farklı biçimlerde katmanlanarak size özel bir koku yaratmaktı. Farklı bir mevsime, farklı bir ruh hâline ya da yalnızca farklı olmak isteğinize göre kendinize özgü bir koku tasarlayabilirsiniz. Bu, öz ifadenin bir yolu. Bir ruh hâli. Mevsimlerle, oyunla ilgili. Ve bence India, bu oyun ruhunu hayata geçirmek için mükemmel bir elçi.”

If your vibe had a signature scent, what would it be?
Pomegranate Noir. That’s my go-to.
 
What every day smell do you love?
Fresh bread. Although baking rarely goes well so I just go and pick one up from the bakery down the road.
 
What smell would you bottle if you could?
The earthy scent of the long walk I go on to clear my head.
 
What's the most random smell you secretly love? 
I love fresh tar. It’s so nice!
 
If you could only smell one thing for the rest of your life, what would it be? 
A piece of clothing from a loved one.
 
TikTok or YouTube?
YouTube. 
 
Define Brit girl energy in three words… 
Confident. Knowing. Open.

If your childhood had a smell, what would it be?
Play-Doh.

What's your most British habit? 
Probably offering people so much tea throughout the day. I love tea. I can't do coffee at all.

City living or countryside?
Countryside. For now. For now.
 
Fish and chips or Nando’s?
Nando’s.
 
Text or voice note?
Voice note. I love a voice note. It’s so much more efficient.
 
Amapiano or Afrobeats?
I love Tyla. And I love Amapiano. But I’m Ghanaian, so I have to say Afrobeats! 
 
Who makes the best jollof rice, Ghanaians, Nigerians or Senegalese?
Oh, that is far too controversial!
 
What’s the sign of a true Brit?
Owning an umbrella. 
 
Black cabs or London Underground?
The underground. When it works.

Candles or diffusers? 
Candles.
 
You have a scone. Do you put jam or cream on first?
A hundred per cent the cream, ‘cause it keeps everything together. It’s like glue. I’ve never understood putting the jam first!
 
What British term do you overuse?
When I’m tired, my articulation is really lazy so I’ll say ‘innit’ a lot. But not because I’m trying to be cool.
 
What’s your drop everything and dance song? 
‘Love Me Not’, by Skepta.
 
If you had to name your happy place, what would it be called?
Home.
 
If ‘joy’ was a TikTok trend, what would that look like? 
A montage of the sunset pictures you’ve taken throughout the year.
 
What’s your guilty pleasure?
Watching Selling Sunset and Love Is Blind.

What’s the most random thing you miss about Britain, 
when you’re abroad? 
The pace.


Cats or dogs?
Dogs.
 
Travelling back in time or into the future?
The future.
 
Favourite comfort food?
Pesto pasta. 
 
What superpower do you wish you had? 
To communicate with any living being in their language.
 
What's the last song you had on repeat?
‘Touching Toes’ by Olivia Dean. 
 
Which British building would you like to spend the night in? 
Buckingham Palace, I’d like to know what happens at night there.
That’s as British as a building can be.

Hızlı Soru-Cevap

 

Senin enerjini yansıtan imza kokun ne olurdu?
Pomegranate Noir. Vazgeçilmezim.

 

Her gün duymaktan keyif aldığın koku nedir?
Taze ekmek. Gerçi fırın denemelerim pek başarılı olmaz, bu yüzden genelde yolun karşısındaki fırından alıyorum.

 

Şişeye doldurabilsen hangi kokuyu saklardın?
Kafamı toparlamak için çıktığım uzun yürüyüşlerdeki toprak kokusunu.

 

Gizliden gizliye sevdiğin en sıra dışı koku?
Taze asfalt kokusunu seviyorum. Bana çok iyi geliyor!

 

Ömrün boyunca sadece tek bir kokuyu duyabilsen, hangisi olurdu?
Sevdiğim birine ait kıyafet parçası.

 

TikTok mu YouTube mu?
YouTube.

 

“Brit girl energy”yi üç kelimeyle tanımla…
Kendinden emin. Bilge. Açık.

 

Çocukluğunun kokusu ne olurdu?
Play-Doh.

 

En Britanya’ya özgü alışkanlığın nedir?
İnsanlara gün içinde defalarca çay teklif etmek. Çayı çok seviyorum. Kahve bana göre değil.

 

Şehir yaşamı mı, kırsal mı?
Kırsal. Şimdilik… şimdilik.

 

Fish and chips mi, Nando’s mu?
Nando’s.

 

Mesaj mı, sesli not mu?
Sesli not. Bayılıyorum. Çok daha pratik.

 

Amapiano mu, Afrobeats mi?
Tyla’yı çok seviyorum, Amapiano’yu da öyle. Ama Ganalı olduğum için Afrobeats demek zorundayım!

 

En iyi jollof rice’ı kim yapar: Ganalılar, Nijeryalılar mı, Senegalliler mi?
Ah, bu sorunun yanıtı fazlasıyla tartışmalı!

 

Gerçek bir Brit olmanın işareti nedir?
Bir şemsiyeye sahip olmak.

 

Siyah taksi mi, Londra metrosu mu?
Metro. Tabii çalıştığında.

Mumlar mı, difüzörler mi?
Mumlar.

 

Elinde bir scone var. Önce reçel mi, krema mı?
Yüzde yüz krema. Çünkü her şeyi bir arada tutuyor, adeta yapıştırıcı gibi. Önce reçel sürmeyi hiç anlayamadım!

 

Fazla kullandığın Britanya deyimi hangisi?
Yorgunken telaffuzum tembelleşiyor, o yüzden sık sık “innit” diyorum. Ama havalı görünmek için değil.

 

“Her şeyi bırak dans et” şarkın hangisi?
Skepta’dan Love Me Not.

 

Mutlu mekânını adlandıracak olsan, adı ne olurdu?
Ev.

 

“Joy” bir TikTok trendi olsaydı, nasıl görünürdü?
Yıl boyunca çektiğin gün batımı karelerinden oluşan bir kolaj gibi.

 

Gizli zevkin?
Selling Sunset ve Love Is Blind izlemek.

 

Yurt dışındayken Britanya’ya dair en çok özlediğin rastgele şey?
Ritmi, temposu.

 

Kedi mi, köpek mi?
Köpek.

 

Zamanda yolculuk: geçmişe mi, geleceğe mi?
Geleceğe.

 

Favori konfor yemeğin?
Pesto soslu makarna.

 

Sahip olmak istediğin süper güç?
Herhangi bir canlıyla onun diliyle konuşabilmek.

 

Tekrar tekrar dinlediğin son şarkı?
Olivia Dean’den Touching Toes.

 

Bir geceyi geçirmek istediğin Britanya binası hangisi?
Buckingham Sarayı. Orada geceleri neler olduğunu bilmek isterdim. Britanya’nın en Brit binası bu olmalı.

 

Bunları da Beğenebilirsiniz